Pazartesi, Nisan 23, 2007

Google Türkiye 23 Nisan Özel Logosu

Google Türkiye ana sayfası’ nda bugüne özel 23 Nisan logosu hazırlanmış. Çok da şık olmuş. Ben beğendim. Üzerine gelip tıkladığınızda ise “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” içeriği ile yapılmış arama görüntüsü çıkıyor karşınıza.

Bu özel tasarımlı logolara "doodle" adını vermişler. Bu konuda edindiğim bilgileri aktarayım. İlk olarak 1999 yılında Google kurucuları Larry page ve Sergey Brin tarafından kullanılmış. İlk logo Nevada' da yapılan "Burning Man" adlı konferans için Google ana sayfasında yanan bir çöp adam logosu kullanılmış.

Doodle uygulamalarında, bütün dünya ülkelerinin önemli günleri, kültürel olayları, önemli kişileri, önemli tarihleri bu platformda vurgulanıyor. Ayrıca –tıpkı bugünkünde olduğu gibi- bu özel tasarım logonun üzerine tıkladığında, o güne, kişi ya da tarihe özel ayrıntılı bilgiye ulaşabiliyor.

Türk kullanıcılar Google özel logolarına çok fazla ilgi gösterdiklerinden, bu pazarda bu sistemin devamlılığına özen gösteriyor ve Türkiye pazarına verdikleri önemi gösteriyorlar.

İşte Google Türkiye ana sayfasında yer alan bugüne özel Google logosu...

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, TBMM'nin 23 Nisan 1920 günü kurulmasının onuruna, TBMM tarafından sadece Türk çocuklarına değil, bütün Dünya çocuklarına ithaf edilen, her yıl 23 Nisan günü kutlanan, Türkiye'nin milli bayramıdır. 23 Nisan, TBMM'nin açılışı ve dolayısıyla da halkın yönetime tam anlamıyla hakim olmasının ilk günü olduğu için ulusal egemenlik açısından da önemli bir anlam taşır.

23 Nisan'ın "Ulusal Egemenlik" ile ilişkisi

23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi'nin açılış günüdür. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bütün Dünya çocukları birlikte kutlarlar.

Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde egemenlik padişaha aitti. Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi. İmparatorluğun son yıllarında padişahlar kişisel rahatlarını düşündüler. Yurt bakımsız kaldı. Ülke sorunları yüzüs­tü bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş dört yıl sürdü. Osmanlı İmparatorluğu'nun de saflarına katılmış olduğu İttifak Devletleri savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre Osmanlı İmparatorluğu da yenil­miş sayıldı. Bütün ülke İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar.

Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas'a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla "Ulusu yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir." ilkesini öne sürdü. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - günümüzün milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.

İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Meydanı'ndan istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllarda Türkiye yokluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara'da duyul­duğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı.

Ulusal Kurtuluş Savaşıyla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Türk ulusu ulusal inancın nelere baş gelebileceğini gösterdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan İstiklal Savaşı yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.

23 Nisan'ın çocuklar açısından önemi

23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine yabancı ulus­ların çocukları da katılır. Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. "Bugünün küçükleri yarının büyükleridir." diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan'da bütün Türkiye bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuş­malar yaparlar, şiirler okurlar.


Etkinlikler

Uluslararası Gülen Çocuk Şenliği

Kurulduğu günden bu yana, ulusal ve uluslararası birçok projeyi başarı ile gerçekleştiren Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile 20-24 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirmektedir.

Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ndan hareketle, özürlü-özürsüz çocukların kaynaşmasını sağlamak, sevgi barış ve kardeşliğin önemini vurgulamak ve engelsiz bir dünya mesajı vermek amacıyla 2006 yılında ilkini düzenlediği Uluslar arası Gülen Çocuk Şenliği’nin 2.sini 2007 yılında düzenliyor.



Kaynak : wikipedia

Cuma, Nisan 06, 2007

ONPUNTO - Yine Yeni Yeniden

Reiki grubumdan bir arkadaşımızın linkine tıklamamla başladı ONPUNTO ile tanışmam. Gerçi daha evvel de birkaç karşılaşmamız vardı siteyle yanılmıyorsam, ama muhtelif sebeplerden bende iz bırakmamış. Vakitsizlik belki de (şu bahaneden ben bile bıktım) ... Sonra bir süre inceleme, dolaşma fırsatı bulunca, "heh tamam" dedim, "ben de bu aileye üye olmalıyım" ve oldum. Evet 27.03.1007 tarihi itibariyle, naçizane yazılarımı yazdığım, yeni dostlar edinmeye başladığım bir kulvar. Belki bilmek, görmek, okumak istersiniz diye düşündüm. İşte linkim, işte benim sayfam :) Gerçi yan tarafa linkler kısmına da koydum, dilediğiniz zaman oradan da ulaşın diye ;)


Perşembe, Mart 08, 2007

Dünya Kadınlar Günü

8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bu gün kadınlar tarafından ve / ya da kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır.

Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi ilk kez, 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başladı. İsveç’te ise 1912 yılından itibaren kutlanmaya başladı.

Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur.

İki dünya savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanılmaya başlamasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti.

Kaynak: NATIONALENCYKLOPEDIN


İLGİNÇ BİLGİLER

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;

1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.

Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001)

1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.


Cuma, Şubat 23, 2007

Mutluluğun Anahtarı

İnsanların en büyük arzusu mutlu olmak.. Peki nedir mutluluğun anahtarı..Hiç düşündünüz mü? Mutluluğun tarifi gerekli öncelikle. İşte o tarif;

Mutluluk veya mutlu olmak kişiden kişiye göre değişen bir olgudur. Kısaca ve en kestirmeden iç huzuru bulmak, yaşamın tadına varıldığı andır.

Peki neden günümüzde insanlar bu kadar mutsuz?Çevrenize baktınız mı hiç? Hayatından memnun olanları sayısı ne kadar az değil mi?

Milyarlarca insanın yaşadığı bu dünyada herkes farklı şekilllerde mutlu olabilirken, mutlu olmanın bu kadar çok yolu varken, neden mutsuzuz?

Mutsuz olmak bir sürü sebep sıralayabilirken, mutlu olmak için nedenlerimiz ne kadar da az?

Hepimiz mutlu olmalıyız, en küçük şeylerden bile. Bunu başarabilen insanlar elbette var ama sayıları az. Mutlu bir insan gördüğümüzde bile mutlu olabilmeliyiz..

Acılar ve hüzünler elbette yaşamın birer parçalarıdır. Ancak bu demek değil ki sürekli bu şekilde gidecek..Herşey gibi hüzünler de geçicidir..Mutluluk da...Önemli olan yaşama sevincini yitirmemek..Bu döngüyü kendi içimizde kurabilmek.

Mutlu olmalıyız çünkü yaşıyoruz, hayattayız. Nefes alabiliyoruz, bunun içi güçlük çeken insanlar sizin yerinizde olmak istemezlermiydi? Mutlu olmalıyız çünkü hayatımızın ne zaman biteceğini bilmiyoruz, bunu bilerek yaşayan insanların olduğunu da unutmamalıyız..Acı ve hüzünlerin ardından mutlu günlerin bizi beklediğini unutmadan yaşamalıyız..

Mutluluğun anahtarı sizsiniz.

Hayatınızı mutlu yada mutsuz yaşamak sizin elinizde.Mutlu olmak için illaki herşeyimizin tam olması gerekmiyor. İçinize bi bakın. Engelsiz ve sebepsiz kendinizi inceleyin ve tanıyın. Kendinizi bulduğunuz zaman, hayatın herkese verilmiş çok değerli bir armağan olduğunu anlamış olursunuz.

Mutsuz olduğunuzda yanınızda bunu anlatabilecek yada paylaşabileceğiniz biri olmayabilir..Kendinize anlatın her şeyi. Çözümü siz de çünkü..

İnsan hayal edebileceğinden de fazla bir güce sahiptir içinde. Bu herkesin içinde varolan ancak keşfedilmemiş cevherdir.

Cevherinizi bulun ve sımsıkı tutun elinizde..Hiç bırakmayın..

Cuma, Şubat 02, 2007

Tanrı' nın ayak izleri...


ADAMIN BİRİ BİR GECE BİR RÜYA GÖRMÜŞ:

UPUZUN BİR KUMSAL BOYUNCA YANINDA TANRI İLE YÜRÜYORMUŞ.

ONLAR YÜRÜRKEN TAM KARŞILARINDAKİ GÖKYÜZÜNDEN DE

BİR FİLM ŞERİDİ GİBİ ADAMIN HAYATINDAN SAHNELER GEÇİYORMUŞ.

KUMSAL ADAMIN HAYAT YOLU İMİŞ SANKİ...

ADAM KUMDA İKİ ÇİFT AYAK İZİ KALDIĞINDA DİKKAT ETMİŞ...

BİR ÇİFTİ KENDİSİNİN BİR ÇİFTİ TANRININ.

HAYATININ SON SAHNESİ DE GÖKYÜZÜNDEN GEÇTİKTEN SONRA ADAM,

KUMDAKİ AYAK İZLERİNE BOYDAN BOYA BİR DAHA BAKMIŞ

VE BİRDEN BİR ŞEY DİKKATİNİ ÇEKMİŞ.

HAYAT YOLUNUN PEK ÇOK BÖLÜMÜNDE KUMDA SADECE BİR ÇİFT

AYAK İZİ GÖRÜLÜYORMUŞ VE ADAM DEHŞET İÇİNDE FARKETMİŞ Kİ ,

AYAK İZLERİ, TEKE, HAYATININ EN KÖTÜ, EN ACI ANLARINDA İNİYOR.

BU KEŞFİ ONU FENA HALDE RAHATSIZ ETMİŞ

VE TANRI'YA SORMAYA KARAR VERMİŞ.

TANRIM... EĞER SANA İNANIRSAM SENİN YOLUNDAN GİDERSEM

HER ZAMAN YANIMDA OLACAĞINI, HER ZAMAN

YANIBAŞIMDA YÜRÜYECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİN...

OYSA, HAYAT YOLUMA BAKIYORUM. EN ZORLU EN KÖTÜ, EN ACILI

ANLARIMDA SADECE BİR ÇİFT AYAK İZİ GÖRÜYORUM KUMDA...

ANLAYAMIYORUM TANRIM, ANLAYAMIYORUM....

HAYATIN KOLAY GÜNLERİNDE YANIMDA YÜRÜYORSUNDA

SANA EN MUHTAÇ OLDUĞUM ANLARDA BENİ NİYE TERKEDİYORSUN?

TANRI GÜLÜMSEYEREK CEVAP VERMİŞ: SEVGİLİ, ÇOK SEVGİLİ

EVLADIM....BEN SENİ ÇOK SEVDİM VE HİÇ TERKETMEDİM.

HAYAT YOLUNDAKİ O ZORLU SINAV GÜNLERİNDE YANİ EN ACILI

EN KÖTÜ ANLARINDA KUMDA HEP BİR ÇİFT AYAK İZİ GÖRDÜN.

DİKKAT ET ! AYAK İZLERİ TEKE İNDİĞİNDE DERİNLEŞİYOR.

ÇÜNKÜ, O SIRALAR BEN,

SENİ KUCAĞIMDA TAŞIYORDUM......

Cumartesi, Ocak 27, 2007

BUZDA DANS

Oldum olası buz patenine bayılırım ve tabi hep istemişimdir ben de yapabilsem diye :) Biraz araştırdım da İzmir' de de ufak bir pist varmış. Bakayım belki bi' şansım olur :)))

Her neyse asıl konumuza gelelim. Bu çok nazik kibar görünen spor dalı, yakın zamanda Show Tv' de bir show programı halinde çıktı karşımıza. Hoş bir yarışma gerçekten. En azından bu sporun ülkemizde daha çok tanınmasına ve sevilmesine faydası oluor. Ama umarım daha fazla seviyesini düşürmezler. Reyting uğruna sevimsiz bir hale gelmesi hoş olmaz doğrusu böyle güzel bir sporun.

ZEYNEP TOKUŞEh hazır bu yarışmadan söz açılmışken, size favorimi de açıklamadan geçmeyeyim bari ;)) Bence hem zerafeti, hem bu spora yatkınlığı ve çok yakışması sebebiyle, benim favorim ZEYNEP TOKUŞ.

Şeyyy, partneri de çok hoş canım, söylemeden geçmeyeyim ;)) Bu açıdan da biraz şanslı tabi Tokuş. Tabi ki favorim sevgili Zeynep' e yarışmada başarılar.

Hani iyi olan kazansın denir ya, bence içlerinde en iyisi o :))

Cuma, Ocak 26, 2007

Toprak Ve Ben Ve Sen

Gözlerinde yaşanmış
Birkaç günün esiriyim
Hala neden bilmem
Yokluğun ölüm gelir
Ellerinde ölüm beyaz olur
Gökyüzüne sarılır
Öyle ağlarım ben
Her gece yaşanmamış
Anılarla avunurum
Hiç yakıştıramadığım
O sıfatı sana
Toprakla biz paylaşırız
Korku gereksiz
Bir gün sulanmamış
Çiçekler misali
Tükenir gider nefesimiz
Yokluğunda ben
Zaten nefessizim...


Hale

GÜNAYDIN