Çarşamba, Ocak 11, 2006

Bayramın 2. günü oldu bile..

Bugün bayramın ikinci günü. Bizim kurban hadisesi bugün gerçekleşti. Randevumuz bugüneydi de ondan. Ne randevusu demeyin, randevulu artık. Bizim evde kurban kesecek erkek yok. Dolayısıyla özellikle son birkaç yıldır, malum Avrupa Birliği kuralları gereği olarak oluşan, hiper marketlerde satış-kesim işlerinin olmasıyla, biz de bunlardan birinde gerçekleştiriyoruz dini vecibemizi.

Bu yıl da her yıl olduğu gibi haber bültenlerinde, kaçan kurbanlıklar ve onun peşinden koşan insanlar topluluğu haberleri, artık alışılageldik haberler oldu. Ancak, bu yılki rezaletler sanki geçen yıllardan daha da fazla oldu gibi göründü bana. Marmara denizinin ortasında kocaman kırmızı bir leke, dereler kıpkırmızı akıyor, Ankara, evet evet başkentimiz, hijyen olmayan ortamlarda sürünen hayvancıklar, elektrik direğinde yüzülen kurbanlıklar, hastalığa pisliğe aldırmayan, dini görevini yerine getirdiğini sanan bir grup –cahil- insan. Cahil diyorum, çünkü bilinçli bir insan böyle birşeye razı gelir mi? Herşeyden öte, temizlik imandan gelmiyor mu? Öyle bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu böyle.. Herşey bir yana, sen nasıl bir vicdanla o etleri dağıtacaksın, hangi keyifle kendi çocuklarına yedireceksin. Yani hangi açıdan bakarsan bak, çirkin. Çok çirkin.

Gelelim bizimkine. Doğrusu bunu özellikle anlatmak istiyorum ki, bu yıl diğer senelerden de daha güzel oldu sanki. Gerçi geçen yıl da bir büyük marketin benzer organizasyonundan faydalanmıştık ama, bu yılki daha bir sistemli, daha bir seri, daha bir düzgün oldu.

İzmir’ de yaşayanlar bilir, KİPA hipermarketi. Geçtiğimiz Pazar günü ailecek gittik, kurbanımızı şeçtik. Elektronik tartıda tartıldı, birim fiyatına göre ödememizi yaptık, numarası vuruldu ve kesim için randevu saati verildi. Eh biraz elimizi çabuk tutmamışız herhalde bayramın 2. günü sabahına randevu aldık. Bu ana kadar herşey gayet sistemli ve seri gitti.

Bugün (malum bayramın 2. günü) sabahtan hatta bir saat kadar erken gittik, ancak bizi hemen aldılar, çünkü seri gittiğinden bir saat öne kaymış kesimler. Herşey de usulüne uygundu. Bir hoca vardı, kurbanı kesilecek kişiden vekaletini (bu sene bana kesildi) alıyor, duasını okuyor, kurbanlığı kasaplara sevkediyor. Kasap da aynı şekilde senden vekalet isteyip, alıp, tekbir getirip kesiyor. Görmelisiniz kesim yeri pırıl pırıl. Herkesin bir görevi var ve layığıyla yapıyor. İki kişi sürekli yerleri sulayıp, sıyırıp kanları temizliyor. Biri kesiyor, diğeri yüzüyor, vs vs. Tüm işler ray üzerinde ilerleyen, pırıl pırıl bir ortamda, seri bir şekilde kesildi, poşetlendi, teslim edildi. Tüm bu süreç tahmini 15 dakika sürdü. Kesimin başından sonuna takip ettiğim hem elemanları, hem organizasyonu sürekli olarak takdir ettik ve çok memnun kaldık. Kısmet olursa seneye de aynı yerde devam.

Ve bu görüntülerle, televizyonlarda gördüğümüz görüntüleri kıyaslayınca, dağlar kadar fark olduğunu gördüm. Doğrusu gurur duydum. GAVUR İzmir’ de hiç kanlı bir görüntüyle karşılaşmadım.

Umarım memleketimin her yanı böyle olur. Özellikle bu tip önemli konularda daha sistemli, temiz olmayı öğrenebiliriz. Daha bilinçli bir toplum olmamız dileğiyle, tekrar iyi bayramlar dilerim..

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home